Dr. Nilüfer KALBUR
Hipnoterapiler
2986Okunma
Hipnoza Dair Merak Edilenler ve Kısa Bir Gevşeme UygulamasıHipnoz ile tedavi insanoğlunun dikkatini modern tıbbın gelişiminden çok önceleri çekmeye başlamıştır. Ancak bir süreliğine önemini yitirmiş gibi görünse de ruh ve beden sağlığının birbiriyle olan ilişkisi inkar edilemez olduğundan günümüzde tekrar önem kazanmıştır.
Hipnozun kullanım alanları çok geniştir. Gerek kişisel gelişim, motivasyon, bilinç altı düzeyde öğrenme alanları olsun gerekse tıp alanında olsun, hipnoz insanı ilgilendiren bir çok konuda hızlı ve etkili sonuçlar veren bir araçtır. Çünkü burada hipnoz uygulanan birey kendi içsel gücünü harekete geçirir. Aslında tüm yaşamsal sıkıntıları yenebilme gücü ve kapasitesi ile dünyaya geliriz. Ancak zamanla bunu unuturuz. Aslında hipnoz unuttuklarımızı hatırlamamızı sağlar. Zihnimize ve bedenimize hükmetme kapasitemizi ortaya çıkarır.
Bir konuya tamamen konsantre olduğumuzda başarımızın nasıl arttığını hepimiz deneyimlemişizdir. İş, konsantre olabilmektedir. Beyin adeta çok şeritli yoğun trafiği olan bir otoban gibidir. Düşünceler hiç durmaz sürekli bir faaliyet vardır orada. Geçmişe dair anılar yaşantılar pişmanlıklar geleceğe dair korkular kuşkular planlar. Bunca düşünce arasında bize iyi geleni gerçekten istediğimiz şeyin ne olduğunu bulup çıkarmak o kadar zordur ki. Asla odaklanamayız. Anda kalamayız. An yanı başımızdan akıp giderken biz çoğu kez yaşadıklarımızın farkında bile olamayız. Belki harika fırsatlarla karşılaşıyoruz her gün, belki geleceğimizin, hayallerimizin mucizelerine çok yaklaşıyoruz. Ama göremiyoruz onları. Çünkü ya geçmiş ya da gelecekte oluyoruz. Çevremizde olan biten birçok olay dikkatimizi dağıtıyor. Yapmak zorunda olduklarımız, sorumluluklarımız, işimiz gücümüz evimiz çocuklarımız ilişkilerimiz derken tanrısal bir güç yanımıza gelse ne dilersen söyle yapacağım dese apışır kalırız. Belki de bunu düşünmeye hiç fırsatımızın olmamış olduğunu o an anlarız.
Aslında tüm bu karışıklığın arasında o içsel gücü bulup çıkarmanın yollarından biridir hipnoz.
Hipnozun kelime anlamı uykudur. Mitolojide Uyku tanrısı hypnos dan gelir.Gecenin oğlu ve Thanatos(ölümün) kardeşidir. Kanatlı bir genç olarak tasvir edilen Hipnoz yorgun insanların alınlarına sihirli değneği ile değerek onlara uyku verir. Hiypnos çok güçlüdür. Tanrı Zeus’un bile üzerinde etkili olabilmektedir. 4 çocuğundan biri olan Morpheus rüya tanrısıdır. Hipnoz kelimesi ilk defa Yunan mitolojisinden etkilenen İngiliz Doktor James Braid tarafından kullanılmıştır.(1841) Ama hipnoz birazdan da bahsedeceğim üzere uyku değil güçlü bir uyanıklık halidir.
Hipnozun tıbbi tedavi sağladığını fark eden doktorlar zamanın bilim adamlarından çok büyük eleştiriler almış hatta tıp camiasından dışlanmışlar. Charcot isimli saygın bir doktorun hipnozu değerlendirmeye alması hipnoz uygulamasının önünü açsa da Charcot bunun yalnızca histerikler üzerinde etkili olduğunu düşünüyordu. Bir başka doktor olan Bernheim hipnoz ile tedavi ettiği hastalarına dair bilimsel bir yayın yayımladı. Bunun histeriklikle bir alakasının olmadığını yalnızca telkinle oluşturulabilen bir durum olduğunu kanıtladı..
1922 yılında Bilinçli kendi kendine telkin yoluyla Kendine Hakimiyet adlı kitap yayınlanmıştır.
Freud görkemli meslek yaşamına hipnozu öğrenerek başlamıştır. Çalışma arkadaşlarıyla çalışırken bazı psikojik sorunların duygusal uyarının nedeni olan olayın hipnoz altında yeniden yaşatılmasıyla ortadan kalktığını farkettiler. Bunun adına da ruhun ferahlatılması anlamına gelen katarsis dediler. Zamanla hipnoza olan ilgi azaldı. Ancak Birinci dünya savaşı sırasında savaşa bağlı askerlerde gelişen nevrozları bir an önce iyileştirilmesi gerektiğinde John ve Karısı Helen Watkins bu konuda ciddi başarılara imza attılar..
1953 yılında İngiliz Tıp cemiyeti hem fiziksel hem de psikolojik bozukluklarda hipnozun kullanılmasını resmen onayladı. Amerikan tıp Cemiyeti de bundan 3 yıl sonra onay verdi.
Hipnozun doğasına dair birçok teori öne sürülmüş olsa da hipnozun doğası kesin ve net bir şekilde açıklanamamıştır. Ancak fizyologların yaptığı araştırmalarda hipnotik trans halindeki EEG çekimlerinde beyin dalgalarının uykudaki bir insandan çok uyanık ve şuurlu bir insanınkine benzediği anlaşılmıştır. Bazal metabolizma hızında uykuda olduğunun aksine bir azalma meydana gelmemiştir. Beyinin oksijen ve glikoz kullanımı uyanıklıktaki gibidir. tendon refleksleri uykuda tamamen ortadan kalktığı halde hipnoz altındayken devam etmektedir…Bunun sonucunda hipnoz günümüzde ‘birbirini takip eden telkin ve çeşitli uyarımlar sonucu ortaya çıkan spesifik bir fizyolojik hal’ olarak tanımlamışlardır.
Dış olaylar değil düşünceler ruhu biçimlendirmektedir. Duygular olayların yarattığı düşüncelerden doğar. Düşünceler gerçekle uyuşmadığında çoğunlukla gerçekler düşünceye uydurulur. Burada gerçek çarpıtılmıştır. Olumsuz düşünceler sizi ele geçirmiştir. Bu durum tüm ilişkilerimizi gündelik hayatımızı etkiler. Bazen deriz ki her şey aslında olması gerektiği kadar iyi ama neden ben asla gevşeyemiyorum, keyif almam gereken hiçbir şeyden keyif alamıyorum. Bir tarafımız yaşama sevincini kucaklamak isterken diğer tarafımız olumsuz düşünce üreterek biraz ölmüş gibi yaşatır bizi. Aslında ölüm İçgüdüsü yaşam İçgüdüsü gibi doğuştan vardır içimizde. Bu yüzden de çok çekicidir. Verdiği tüm acıya rağmen öyle bir sarar sarmalar ki çoğu zaman kendi kendimizi sabote ederken buluruz.
Bileğinize lastik bir bant takın ve bunu çıkartmayın. Birkaç hafta boyunca kendinizi otomatik olumsuz düşüncelere saplanmış bulduğunuzda lastiği şöyle bir çekip bırakın. Böylece düşüncelerinizin otomatik olarak olumsuza ne sıklıkla kaydığını anlarsınız..
Yapılan bir çalışmada vücutlarının her iki tarafında siğilleri olan14 kişi hipnotize ediliyor. Vücudun bir tarafındaki tüm siğillerin yok olacağı telkini veriliyor. Birkaç hafta sonra alınan sonuçlarda vücudun bir tarafındaki siğillerin tamamen geçtiği diğer taraftakilerin durduğu gözlenmişti. Bu bilinç altını gücünü gösteriyor. Bu gücü harekete neden geçirmeyelim ki?
Telkinle düşünce yalnızca bir fikir veya obje üzerine (monoideism) odaklanır Hipnotik trans halinin ortaya çıkması için kişinin dikkatini bir noktada veya bir fikirde toplaması gerekir. Hipnoz uygulayıcısı bu anda yalnızca klavuzluk yapar. Yani hipnoz uygulayıcısının sihirli güçleri yoktur. Anlaşıldığı üzere hipnoz ile tedavi kendi bilinç altlarına sızmak, hükmetmek isteyenlere gerçek anlamda fayda sağlar. Bak gör nasıl da hipnoz olmayacağım modunda zaten hiçbir şey olmaz. Aslında kendi kendine yapılan telkinler en güçlüsüdür. Bu da otohipnozdur . Aslında tüm hipnozlar kendi kendine hipnozdur.
Tedavide kullanılan heterohipnozdur. Yani, bu trans halinin birinin sözel telkinleriyle oluşturulmasıdır.
Hipozla ilgili bilinmesi gereken bir diğer husus şudur ki hipnotize edilen insan tamamen pasif ve telkinin her türlüsüne açık değildir. Hipnotik durumu günlük hayatta sıkça deneyimleriz. İnsan gün içinde dalgın durumlara, hissizlik dönemlerine, yoğun biçimde hareketli etkinlik ve canlılık durumlarına girip çıkabilir. Bazen bir hayale öylesine dalarız ki çevremizde olan bitenin farkına bile varmayız. İşe ve oyuna dalma sırasında da bu durumu deneyimleriz. Birbirine aşık iki kişi öylesine dalıp giderler ki etraflarındaki insanların konuşmalarını duymazlar bile. Bunların hepsi oto hipnoz durumlarıdır. Yani kendi kendimizi hipnoza sokma durumu. Buna sebep olan bir müzik bir sanat eseri, bir görüntü, bir düşüncenin içine dalmak hatta aşık olmak bile olabilir.
Hipnozun kendisi bir tedavi değildir. Ama bir tedavi planını uygulamayı kolaylaştırır.
Kendini kaptırma diye tariflenen bir durum hipnozu başlatır. Kendini kaptırabilme durumu ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Bir kitap okurken bir film izlerken, bir şeyi öğrenmeye çalışırken. Kendini kaptırma kendiliğinden olduğunda bundan şikayet ederiz ama çoğu zaman da istediğimiz bir şeye kendimizi kaptırabilmenin gücünü deneyimlemek isteriz. Burada kendimizi başka bir düşünceye, duruma ya da duyguya kaptırmış olduğumuzdan ‘’ Çok istediğim bir kitabı okuyorum kitabın sonuna geldim ama tek kelime anlamadım deriz’’. Dileğimiz ise okuduğumuz kitaba kendimizi kaptırmaktır. Bilinçli hipnoz ile bunu başarabiliriz. Yalnızca nasıl yapıldığını öğrenerek!
Trans kapasitesi bireye özeldir. Sadece kişinin istemesi durumunda hekim diğer terapi yöntemlerini kullanarak kişinin mevcut iyileşme potansiyelini açığa çıkarabilir. Aslında bu durum görsel faaliyetimiz gibidir. Çevremizi kuşatan dünyanın sadece küçük bir kısmını ayrıntılarıyla görebiliriz. Noktasal merkezi görsel alan 5-7 derecelik küçük bir alanı kapsar. Böyle bir noktaya odaklandığımızda çevreye ait görüşümüz flulaşır. Trans halide bunun gibidir. İçimizde bir yere zoom yapmak gibidir.
Sağlıklı her bireyin direnç göstermediği sürece bir dereceye kadar hipnoza girebilme kapasitesi vardır. Yapılan bazı araştırmalar, Hipnozun tıpkı patella reflexi gibi herkesde olan olağan bir durum olduğu gibi aynı zamanda zihinsel sağlığın bir göstergesi olduğunu göstermiştir
Hipnoz ile tedavi başarılı bir şekilde yapıldığında hasta vücudundaki bir belirtiyi yönetebildiği kontrolün kendisinde olduğunu deneyimler ve bunu diğer belirtilerine uygular. Domino taşı gibi bir belirtinin kaybolması diğerlerinin de azalmasına neden olur. Örneğin hipnoz ile sigara bırakmayı başaran birisi yeme alışkanlığını da kontrol altına almaya başladığını görür.
Belirtilerin dirençle devam ediyor olmasının nedeni, toplumsal utandırma, ikincil kayıplar ya da ikincil kazanımla ve alışkanlıklardır.
Hipnoz uygulamasına ilişkin herhangi bir yan etki saptanmamıştır. Ancak tedavi süresince yeni ya da yeniden hatırlanan olaylar ve duygular bir süre gerginlik ve sıkıntı oluşturabilse de bu durum tedavinin akış süreci içinde olağandır. Bu durum, iyilik haline gidişinizin bir işareti olmakla beraber hekiminizle paylaşmanız sizi rahatlatacaktır.
Korku dolu ortamlar, baskı altında olunan her durum da trans durumunu aktive edebilir.
Hipnoz tedavisinde sağlanan başarı kişinin kendi içsel dinamikleri ile yakından ilgili olduğundan, diğer tüm tedavilerde olduğu gibi kesin iyileşme garantisi beklentisi içinde olunmamalıdır.
Tıbbi Hipnozun kullanım alanlarına gelecek olursak psikolojik bazı sorunlar: Kronik yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, fobiler, kaygı bozuklukları, panik atak, tikler, kekemelik, tiryakilik de dediğimiz bağımlılıklar
Tıp alanında; her türlü ağrı kontrolü, migren, fibromiyalji, obezite, gebelik kusmaları, anne adayına destek, ağrısız doğum, allerji durumlar, alerjik astım, egzema, kaşıntı, uyku bozuklukları
Çocuklarda korkular, gece alt ıslatma, kekemelik gibi durumlar….
Ne dersiniz ufak bir gevşeme uygulamasına?
Şimdi hep birlikte kendimizle birlikte hoş bir yolculuğa çıkalım. Oturduğun koltukta sandalyede kanepede her nerede oturuyorsan rahatlamak ve gevşemek için kendine küçük bir zaman hediye et. Sen bunu ve daha da fazlasını hak ediyorsun. Şimdi arkana yaslan… İstersen uzan… Kollarını rahat bir pozisyona getir. Biraz derinleşmenin ne olduğunu merak ediyor olabilirsin. Benim sesimde bunu deneyimlemeye hazırlanıyorsun.
Aklında değişik bir yığın düşünce. Evet...Hepimizin beyni düşünceler sahnesi. Ama şu anda onlara izin ver. İstedikleri gibi geçip gitsinler. Şimdii derin bir nefes all ve kapat gözlerini. Nefesini verirken gözlerinin etrafındaki tüm kasların gevşemesine izin ver ve kendini tatlı,, hoş bir sürüklenme duygusunun içine bırak. Sanki Oturduğun koltuğun havalanıp yerden yükselme özelliği var ve sen izin verince o hafifçe yükselip seni yavaş yavaş ...hafif hafif… sallayarak gezdiriyor gibi.
Bir kez daha derin nefes al ve gevşe .… Ciğerlerini oksijen ile doldururken meraklı bir bilim adamı gibi yalnızca aldığın nefesin nasıl vücuduna girdiğini, nasıl göğüs kafesini yükselttiğini gözle. Burnunda, soluk borunda oluşan hisse odaklan ve ver nefesini. Nefesini verirken daha çok gevşe. Oturduğun ya da uzandığın koltuğa iyice gömülmüş gibisin. Yalnızca benim sesime odaklan... Kulağına gelen diğer sesler uzaklaşsın ve duyduğun her ses seni daha çok derinleştirsin. Göz kapaklarından başlayan o keyifli ağırlık hissinin tüm bedenine yayılmasına izin vermek ister misin? Vücudunu ve zihnini gevşetmeye ne dersin. Yüzün, çenen boynun, bırak gevşesin. Gevşemenin tatlı keyfini hatırla. Bunu hatırken diğer hatırladıklarını unut. Şu an unuttuğun huzuru hatırlıyorsun. Gereksiz yorucu tüm duyguları unutuyorsun.
Şu anda yalnızca gevşemenin tadını çıkar…Hani yataktan kalkmak istemezsin.. tatlı bir keyif vardır vücudunda.. bir tatil sabahı ruhunu ısıtan o evde … O yatakta…uyku ve uyanıklık arasında…Ne tatlı bir duygudur o. Bir taraftan uyanmak istersin ama bir taraftan da o tadı, o duyguyu kaybetmek istemezsin…İşte yavaş yavaş şu anda yaşadığın derinleşme ve gevşeme de böyle di mi? Bırak bu gevşeklik omuzlarına kollarına karnına sıtına yayısın…….. şimdi kalçaların bacakların ve ayaklarını,tüm parmaklarını önce duyumsa sonra gevşet……peki ya eklemlerin …Dirsek,diz eklemlerini de geşet mek ister misin?… Sırayla mı çapraz bir şekilde mi sağdan başlayarak mı soldan başlayarak mı? Öne dizler mi yoksa öne dirsekler mi?....Gevşerken sen tüm dünya uzaklaşıyor…Şimdi kendi içindeki dünyadasın. Yalnızca benim sesim ve sen…
Masmavi bir gökyüzünün altında hayalindeki o bahçedesin. Ayaklarının altındaki çimleri hissediyorsun. Çok hoş bir koku duyuyorsun. Temiz havanın içindeki o koku. Dikkat ettiğinde içindeki doğanın yaşam enerjisi veren tüm kokularını birbirinden ayırabiliyorsun. Bir kez daha burnundan çek o havayı içine.. Yeni açan çiçeklerin kokusu, kesilmiş çimlerin kokusu, o muhteşem toprak kokusu, deniz kokusu karışımı… İçine doluyor ve zihnin doğanın bu harika düzenin bir parçası olduğunu neşeyle hatırlıyor. Attığın her adımda bu keyif ve huzur artıyor. Zihninde ağırlık yapan tüm düşünceler uçup gidiyor. Burası senin yerin. Buraya yalnızca sen kimi istersen o girebilir. Burası senin sığınağın. Harika ….Orada rahat keyifli bir şezlong var. Ona doğru yürü ve üzerine uzan… Gökyüzüne bak… Açık mavi… Tatlı bir sıcaklık… Tam senin istediği kadar… Gökyüzüne bakamaya devam ederken bir pırpır uçağın yaklaştığını görüyorsun. Bu uçak giderken gökyüzüne senin adını yazıyor. Buranın senin olduğunu buranın senin yerin olduğuna daha çok emin oluyorsun. Adının harfleri yeryüzüne doğru inerken sen bu mutluluk ve huzur sol avcunun içine hapsediyorsun. Sol avucun başparmağın içerde bir yumruk halinde… Artık ne zaman bu duyguya ihtiyaç duysan 3 kez derin nefes alıp sol elini yumruk yapıp göğsüne koyman yetecek. Dünyada tek ve biricik, değerli, kendine özel yetenek ve becerileri olan bir insan olduğunu hatırlayıp, bu huzuru hissettiğinde…derin bir nefes alıp…. verirken yumruğunu gevşeteceksin.
Ve şimdi tüm bedenin eskisinden bile daha dinamik normal durumuna dönecek ve sen bu deneyimi istediğin her zaman yaşayabileceksin. Birden 3 e kadar aydıp bitirdiğimde derin bir nefes al ve hazır hissettiğine gözlerini aç. 1-2-3